İslamiyetin Doğuşu ve Değişim Ders Notları
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE DEĞİŞİM
Hz. Muhammed 571 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Bu dönemde Mısır, Suriye, Anadolu ve Doğu Avrupa’da Doğu Roma(Bizans) İmparatorluğu, İran’da Sasani İmparatorluğu, Türklerin çoğunlukla yaşadığı Orta Asya’da Kök Türk Devleti bulunuyordu. Arap Yarımadası’nda ise birliği sağlayan güçlü bir devlet yoktu.
İslamiyet’ten önce Arap Yarımadası’nda Cahiliye Dönemi diye adlandırılan bir dönem yaşanıyordu. Bu döneme Cahiliye Dönemi denmesinin nedeni o bölgede yaşayan insanların medeni açıdan geri kalmaları ve toplumsal ahlak anlayışının çökmüş olmasıdır.
Cahiliye Dönemi’nde Arap Yarımadası’nın dinî, kültürel, ekonomik, hukuki ve siyasi durumu şöyleydi:
Dini: Araplar kendi yaptıkları putlara taparlardı. Putperestlik yaygındı. Mekke şehrinde bulunan kutsal kabul ettikleri Kabe’de önemli putları bulunurdu.
Sosyal ve Ekonomik: Kadını önemsemeyen Araplar arasında kız çocuklarını diri diri toprağa gömenler olurdu. Kadınlara miras verilmezdi. İnsanların bir kısmı köle olarak çalıştırılırdı. Her türlü kötü davranış yaygındı. Can ve mal güvenliği yoktu. Bir kişinin işlediği suçtan dolayı tüm soyu sorumlu tutulurdu.Mekke ve çevresinde ticaret gelişmişti. Medine ve Taif tarım yapılan merkezlerdi. Alışverişte faizcilik yaygındı.
Kültürel: Okuma yazma çok yaygın değildi. Mekke’de ticari amaçla yapılan panayırlarda şiir yarışmaları düzenlerlerdi.
Siyasi: İslamiyet’ten önce Arap Yarımadası’nda çeşitli devletler kurulmuş ama birlik sağlanamamıştı. Kabilelere bölünmüş Araplar arasında sürekli devam eden kan davaları yaygındı.
Aralarında Hz. Muhammed’in de bulunduğu Mekke’nin ileri gelenleri Hilfu’l-Fudûl (Erdemliler Topluluğu) adı verilen bir topluluk oluşturdu. Bu topluluk Mekke’de zulme uğramış mazlumlara yardım etme ve zalimlerle mücadele etme kararı aldı.
Hz. Muhammed’e ilk vahiy Hira mağarasında 610 yılında gönderildi.
Hz. Muhammed’e peygamberlik geldikten sonra ona ilk inananlar Hz. Hatice, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve Hz. Zeyd oldu. Hz. Peygamberin sohbetine katılıp ona inanan sahâbe adı verilen kişilerin Müslüman olmalarında yeni dinin zulme, adaletsizliğe, haksızlığa ve akla gelebilecek her türlü kötülüğe karşı durması etkili oldu.
İslamiyet’e karşı olan Mekkeliler bu yeni dinin yayılmasına tepki gösterdiler. Müslümanlara baskı ve şiddet uygulamaya başladılar. Zor durumda kalan Müslümanlar, Mekke’den Medine’ye göç etmek durumunda kaldılar.
İslam Tarihi’nde 622 yılında Mekke’den Medine’ye yapılan bu göç hareketine Hicret adı verilir. Hicretin ardından Müslümanlar siyasi olarak güçlenmeye başladılar.
Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara muhacir, Hz. Muhammed’i ve muhacirleri yurtlarında barındırarak onlara büyük yardımlarda bulunan Medineli Müslümanlara da ensar denildi. Muhacir ve ensar kardeşliği tüm İslam toplumlarına örnek oldu.
Hz. Peygamber Müslüman, Yahudi ve Medineli putperestleri bir araya getirerek Medine Sözleşmesi’ni yaptı. Bu sözleşme, ahlak ve adalet ilkeleri açısından oldukça önemlidir.
Medine Sözleşmesi’nin bazı maddeleri şunlardır:
Müslüman ve Yahudi topluluklar barış içerisinde yaşayacaklardır.
Medine’nin savunması birlikte yapılacaktır.
Yahudiler dinlerini yaşamakta serbest olacaktır.
Müslümanlar ve Yahudiler, kendileri dışında bir topluluk ile yaşanacak anlaşmazlıkta birbirlerinin yanında yer alacaktır.
Yahudiler ve Müslümanlar arasında yaşanabilecek anlaşmazlıklarda Hz. Muhammed hakem olarak kabul edilecektir.
Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra gerçekleştirdiği ilk faaliyetlerden biri Mescidi Nebevî’nin inşasıdır. Hz. Muhammed’in de yapımında çalıştığı mescit, ensar ve muhacirlerin kaynaşması için iyi bir fırsat oldu. Mescidin yanına öğrencilerin kalması ve eğitim görmeleri için odalar (suffe) yapıldı. Mescidin bazı odaları da yoksul muhacirler için ayrıldı.
Mekkelilerle Müslümanlar arasında yapılan savaşlar
Bedir Savaşı: Mekkeli müşrikler ile Müslümanlar ilk olarak 624 yılında Bedir Savaşı’nda karşı karşıya geldiler. Savaşı Müslümanlar kazandı. Savaş sonunda esir olan Mekkeli müşriklerden okuma-yazma bilenler, on Müslüman’a okuma-yazma öğretmeleri şartıyla serbest bırakıldı. Bu durum İslam’ın eğitime verdiği önemi gösterir.
Uhud Savaşı: Mekkeliler ile Müslümanlar arasında 625 yılında yapılan Uhud Savaşı’nda Hz. Muhammed yaralandı. Amcası Hz. Hamza şehit oldu. Uhud Dağı yakınındaki tepeye yerleştirilen okçuların mevzilerini terk etmeleri nedeniyle Müslümanlar savaşı kaybetti.
Hendek Savaşı: 627 yılında Müslümanlar ile Mekkeliler arasında yapılan Hendek Savaşı’nı Müslümanlar kazandı. Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine düzenlediği son sefer oldu. Bu savaştan sonra Mekkeli müşrikler Müslümanlara saldırmaya bir daha cesaret edemediler, savunmaya çekildiler.
Hudeybiye Antlaşması: 628 yılında Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmek istemesi üzerine Mekkeliler ile Müslümanlar arasında bir gerginlik yaşandı. Yapılan görüşmelerin ardından Hudeybiye Antlaşması ile sorun çözüldü. Bu antlaşma ile Mekkeliler, Müslümanları bir devlet olarak resmen tanımış oldu.
Mekke’nin Fethi: Mekkelilerin Hudeybiye Antlaşması’nın şartlarını bozmaları üzerine İslam ordusu 630 yılında Mekke’yi fethetti. Hz. Peygamber Kâbe’yi putlardan temizledi.
Veda Haccı/Hutbesi: Hz. Muhammed son haccında Müslümanlara Veda Hutbesi ile seslenmiştir. Bu hutbede Cahiliye adetlerinin kaldırıldığını açık bir şekilde söylemiştir. Veda Hutbesi’nden sonra vefat etmiştir (632).
10 Aralık 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan yaşama hakkı, eşitlik, özgürlük ve adalet kavramları 1400 yıl önce Veda Hutbesi’nde vurgulanmıştır.