- Sınıf İnkılâp Tarihi 1. Ünite Bir Kahraman Doğuyor Ünitesi Sözlüğü
Alay: Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
Ataşe: Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı.
Ataşemiliter: Bir ulusun yabancı ülkelerdeki elçiliklerinde görevli askerî uzman.
Ambargo: Askerî, siyasi ve ekonomik nedenlerle belirli malların iç veya dış ticarette serbestçe alım, satım ve taşınmasını engellemek için alınan önlem.
Anayasa: Bir devletin dayandığı temel esasları ve ana kuruluşunu gösteren belgedir.
Asimilasyon: İki veya daha fazla sayıda toplum ya da grubun kültürlerinin giderek bütünleşmesi veya kültürlerin erimesi. Kültürel yok oluş.
Ayan: Bir şehrin ileri gelenleri. Osmanlılarda çoğu esnaf ailelerden oluşan sınıf.
Azınlık (Ekalliyet): İçinde yaşadıkları toplumda nüfusun büyük bir bölümünü oluşturan gruptan( din, dil) etnik köken gibi özellikleriyle farklı olan kesim
Balkanlar: Balkan Yarımadası da denilen, Hırvatistan, Sırbistan, Slovenya, Karadağ, Makedonya, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Trakya’yı içine alan bölge.
Batıcılık: Batıyı örnek alma
Cenk: Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş. Büyük çaba, uğraş, kavga, çekişme.
Cephe: Üzerinde savaşın sürdüğü bölge.
Çar: Rusya hükümdarlarına verilen ad.
Çok uluslu: Birden fazla milletin bir arada yaşaması.
Çok yönlülük: Bir kişinin farklı alanlarda yeteneğe sahip olması, faaliyet göstermesi.
Diplomasi: Uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü.
Duyunu-u Umumiye: (Genel Borçlar İdaresi) 1881’de Osmanlı borçlarını tahsil edebilmek için kurulan uluslar arası haciz heyeti.
Ecnebi: Yabancı. Daha çok Batılıları anlatır.
Emperyalist: Emperyalizm yanlısı olan, yayılmacı, yayılımcı. Emperyalizmi uygulayan.
Emperyalizm: Bir milletin sömürü temeline dayanarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık.
Etnik: Herhangi bir kültüre ait olma.
Ferman: Padişahlar tarafından herhangi bir konuda yayımlanan yazılı emir, kanun.
Gayrimüslim: Müslüman olmayan.
Geleneksel: Eski yöntemlerle yapılan.
Harp Okulu: Türk Silahlı Kuvvetlerine subay yetiştiren yüksekokul, harbiye.
Hitabet: Etkili söz söyleme sanatı.
İdadi: Lise derecesindeki okul.
İdeallistlik: Bir ideale, bir davaya, bir ülküye bağlı olan; kendini ona göre yönlendiren.
İhtilal: Bir ülkenin, siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi.
İleri Görüşlülük: İleride olabilecekler hakkında varsayımlarda bulunabilme becerisi.
İlhak: Egemenlği altına alma.
Islahat: Düzeltme veya iyileştirme çalışmaları.
İnkılâp: Bir devletin yaşam koşullarını ve kurumlarını hızlı bir şekilde ileriye dönük olarak değiştirmektir.
Jeopolitik: Coğrafya, ekonomi, nüfus vb. bir devletin politikası üzerindeki etkisi. Bir devlette bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki. Bir devletin saldırgan nitelikteki genişlemesini, ekonomik ve siyasi coğrafya açısından haklı kılmaya yönelik siyasi öğreti.
Kolağası: Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında Subay rütbesi, ön yüzbaşı.
Kolordu: Değişik sayıda tümen ve savaş destek birliklerinden kurulu büyük askeri birlik.
Kozmopolit: İçinde değişik milletlerden kimseler bulunan topluluk.
Lider: Kitleleri yönlendirme, etkileme becerisi olan kişi.
Liyakat: Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu.
Meşrutiyet: Hükümdarla yönetilen bir ülkede , hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi.
Milliyetçilik Akımı: Her milletin kendi devletini kurma düşüncesi.
Monarşi: Miras yoluyla iktidarı elinde bulunduran kişi ve ona bağlı kimselerce devletin yönetildiği rejim.
Muahede: Antlaşma
Osmanlıcılık: Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde yaşayan herkesi din, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin “Osmanlı” sayma düşüncesi.
Öngörü: Bir işin ilerisini kestirme veya bir işin nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilme ve ona göre davranma. İleri görüşlülük.
Özerklik: Bir topluluğun kendisini bazı koşullar altında idare etme hakkı. Genelde ana devlete bağlı fakat kendi kurallarını da uygulayabilme özelliği.
Panislamizm: Bütün Müslümanları aynı yönetim altında toplama amacını güden politik akım ve hareket.
Pantürkizm: Türkçülük. Bütün Türkleri birleştirme düşüncesi.
Parlamento: Yasama gücüne sahip meclis.
Rüştiye: Ortaokul derecesinde olan eğitim kurumu.
Reform: Bir kurumun işleyişini düzeltmek amacıyla getirilen köklü değişiklik.
Sömürgecilik: bir devletin, kendi ülkesinin sınırları dışında, başka ulusları, devletleri, toplulukları siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması.
Talim: Uygulamalı olarak yapılan askerlik eğitimi.
Tanzimat: Yönetimsel işlerin düzeltilmesi amacıyla alınan önlemlerin ve yapılan uygulamaların tümü.
Tanzimat Fermanı: 3 Kasım 1939’da padişahın kendi isteği ile halka bazı haklar verdiği gelişmedir.
Tatbikat: Asker birliklerini savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi, manevra.
Teşkilatçılık: Bireyin bir hedef uğruna bir ortamda bir araya gelerek, hedefe yönelik çalışmalar yapması.
Turancılık: Osmanlı Devleti’nin son yıllarında ortaya çıkmış olan, Osmanlılık ve İslamcılık akımları karşısında bütün Türklerin tek vatanda ve bayrak altında birleştirilmesini amaçlayan akım, Panturanizm.
Tümen: Tugayla kolordu arasında yer alan birlik, fırka
Üniforma: Aynı işi yapanların giydikleri, tüzükle belirtilmiş, bir örnek giysi. Silahlı kuvvetlerin resmi giysisi.
Yarbay: Orduda rütbesi binbaşı ile albay arasında olan subay
Yaver: Emir subayı.
Derleme Hazırlama: Ahmet TEKTAŞ
Kaynak: Sosyalimo ve Erkan İsanmaz.
Katkısı için teşekkürler.