Babası bir gün Âşık Veysel’e evde oyalanması ve vakit geçirebilmesi için bir saz hediye eder ve Âşık Veysel eline geçirdiği sazla dönemin türkülerini çalmaya ve söylemeye başlar.1933 yılında tanışmış olduğu Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikleri sonucunda Âşık Veysel hayatı boyunca sürecek olan bir serüvene ilk adımını atarak kendi şarkı sözlerini yazmaya karar verir. Kendi yazdığı eserleri en iyi şekilde seslendiren Âşık Veysel eğitim konusunda büyük hocalardan ders almamış ve kendisini geliştirerek bir süre sonra da köy okullarında saz dersi vermeye başlamıştır.1970’li yıllarda devlet tarafından çıkartılan bir kanun ile halk ozanımız Âşık Veysel’e maaş bağlanması kararı alınır.
Âşık Veysel’in eserlerinden alınmış sözlerin ünlü şahsiyetlerce söylenmesi ve bunun üzerine Aşık Veysel’in eserlerine olan ilginin artması üzerine Aşık Veysel halk tarafından tanınmaya ve unvanı giderek yayılmaya başlar. Eserlerinde kullandığı dil oldukça yalın ve anlaşılır olurken, yabancı dillerin etkisinden kaçarak Türkçe eserler vermeye gayret göstermiştir. 1973 yılında hayatını