İstanbulun Tarihi

Sami162

Reis'ül Küttab

Katılım
21 May 2018
Mesajlar
21
Puanları
3
İstanbulun tarihi

İstanbul'un tarihi 300 bin yıl önceye kadar uzanır . Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır . Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yaşadığı sanılmaktadır . Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda , Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a , Ağaçlı yakınlarında ise , Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlanmıştır .

M . Ö . 5000 yıllarından itibaren başta Kadıköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca , Dudullu , Ümraniye , Pendik , Davutpaşa , Kilyos ve Ambarlı'da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır . Ama bugünkü İstanbul'un temelleri M . Ö . 7 . yüzyılda atılmıştır . M . S . 4 . Yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip , başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma , Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür . Aynı zamanda , İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul , 1453'te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra Müslümanların en önemli kentlerinden biri sayılmıştır .

İSTANBUL TARİHİNDEKİ BELLİ BAŞLI DÖNEMLER
Bizantion ( M . O . 660 - M . S . 324 )

Yunanistan'dan gelen Megara'lılar M . Ö . 680'lerde Marmara Denizi'ni geçerek İstanbul'a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy'de Halkedon adını verdikleri bir kent kurdular . "Körler Ülkesi" olarak da anılan Halkedon'un halkı tarımla uğraşıyordu . M . Ö . 660'larda da Trak kökenli komutanları Bizans önderliğinde yola çıkan Mega'lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu . Efsaneye göre Delfi Tapınağı'ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara'lılar , komutanlarının adından hareketle , kente "Bizantion " adını verdiler . Bu yörede Megara'lılardan önce de bazı Trak toplulukları yaşadığı bilindiği için Megara'lılarla yerli halkın kaynaşmış oldukları sanılmaktadır .

Pek çok istilalara uğrayan Bizantion , M . Ö . 269'da Bithynialılar tarafından yağmalanarak ele geçirildi . M . Ö . 202'de Makedonyalılar'ın tehdidinden korkarak , Bizantion Roma'dan yardım isteğinde bulundu . Bu dönemden itibaren kentte Roma İmparatorluğu'nun etkisi başlamış ve M . Ö 146'da kent Roma'nın egemenliğine girmiştir . Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent , daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçası haline gelmiştir . Böylece 700 yıllık kent devleti statüsü sona ermiştir .

73 yılında Bizantion Roma'nın Bithynia-Pontus eyaletine bağlandı . İmparator Vespasianus kentin gelişimine katkıda bulundu . 193 yılına gelindiğinde , Roma İmparatoru Septimus Severus , Partlar'ın tarafını tutan Bizantion'u kuşatarak kenti yağmalayıp , surları da yıktırdı . Daha sonra ise surları yeniden inşa ettirip , kenti imar etti . Yeni binalarla sokakları düzenledi . Hipodrom inşaatını başlattı . 269'da kent bu defa Gotlar'ın saldırısına uğradı . Zafer kazanan Gotlar , deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını diktiler . 313'de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler . I . Constantinus , Nicomedialılar'la yaptığı savaşı kazanarak kenti geri aldı .

Roma İmparatorluğu'nun başkenti ( 324 - 395 )
Bizantion Roma'nın Doğu'sunun yönetim merkezi olarak seçildi . Bu yeni konumu , kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi .
I . Constantinus ( 324-337 ) , Romalı soyluları Bizantion'a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı . Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı . Limanlar ve su tesisleri yeniden düzenlendi . Kent içi su dağıtım sistemlerinin temelleri atıldı . Savunma için yeni bir sur yaptırıldı .

Septimus Severius'un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı . 100 bin kişilik hipodromun genişliği 117 , uzunluğu ise 480 metreydi . Hipodrom duvarlarının üzeri çok sayıda heykelle süslüydü . En önemlisi de at heykelleriydi . Kentin Latinler tarafından istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik'e , San Marco Meydanı'na taşındı . Hipodrom'daki ( Sultanahmet Meydanı ) imparatorluk sarayı ( Sultanahmet Camisi'nin bulunduğu alan ) ve anıtsal ibadethaneler , akropolis ( Topkapı Sarayı'nın bulunduğu yer ) yapıldı . Önceleri Nea ( Yeni ) Roma adı ile anılan kenti , I . Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi . 11 Mayıs 330 tarihinde kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi .

Önce Aya İrini , ardından 360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran I . Constantinus , kenti Hırıstiyan dünyası için önemli bir merkez haline getirdi .

Bizans İmparatorluğu Dönemi ( 395 - 1453 )
476'da Batı Roma'nın yıkılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu , Bizans İmparatorluğu'na dönüşmüş ve İstanbul da , bu yeni imparatorluğun başkenti haline gelmiştir .

6 . yüzyılın ortaları , Bizans İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin başlangıcıdır . İmparator I . Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş , 543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba salgınının izleri silinmiştir .

7 , 8 ve 9 . Yüzyıllar İstanbul için kuşatılma yılları oldu . Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar'ın saldırısına uğrayan kenti , sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar .

1204'de kent Haçlılar tarafından ele geçirildi ve yağmalandı . Bu işgal ve yağma sonrasında ortaçağın en büyük kenti 40-50 . 000 nüfuslu , yoksul ve harabe bir kente dönüştü .

Bu dönemden sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı . Şehrin soylu ve zenginleri İznik'e göç etti . Latin İmparatorluğu sadece İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi . İznik ( Nikia ) , Trabzon ve Yunanistan'daki Epiros'ta bir Bizans muhalefeti gelişti . 1254 yılına gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı . Bu esnada İstanbul çok fakirleşmis hatta Latin İmparatoru II . Baudouin ısınmak için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı . Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedanı İstanbul'u tekrar ele geçirdi ve böylece İstanbul'daki Latin dönemi sona erdi .


Osmanlı İmparatorluğu Dönemi ( 1453-1923 )
Kent , 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı . 1396'da I . Bayezid ( 1389-1403 ) , Karadeniz'den gelecek yardımları önlemek için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı .
Kenti almaya kararlı olan II . Mehmed de ( 1451-1481 ) , Bizans'a Kuzey'den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz'ı tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı'nı inşa ettirdi . İstanbul'un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı . Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü . 16 kadırgadan oluşun güçlü bir donanma oluşturuldu . Asker sayısı iki kat arttırıldı . Bizansın yardım almasını engellemek için yardım yolları kontrol altına alındı . Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nın da savaş esnasında tarafsız kalması sağlandı . 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü . Böylece kuşatma başladı . İki aya yakın süren bu kuşatma dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı başlayıp , öğleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı . Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu .

Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu .
Bizans'ın son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte , öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı . Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı'nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı . Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı . Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme gösteren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi .

Nüfusu artırmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki İstanbul idari yapısının temelini oluşturdu . 1459'da İstanbul her biri farklı demografik özellikler taşıyan dört idari birime ayrıldı . Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi , diğer üçü ise surdışında yeralan ve "Bilad-i Selase" olarak adlandırılan Eyüp ( Büyük ve Küçük Çekmece , Çatalca ve Silivri dahil ) , Galata ve Üsküdar'dı . 1457 sonunda eski başkent Edirne'nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir oldukça şenlendi . İstanbul , fetihten elli yıl sonra Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi .

16 . yüzyıla büyük bir şehir olarak giren İstanbul , Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü . 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı , binlerce kişi öldü .

İstanbul , 1510'da Sultan II . Bayezıd tarafından 80 . 000 kişinin istihdamıyla neredeyse yeniden kuruldu . Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır .

1520-1566 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok değerli esere ve izleri günümüze kadar ulaşan bir kent planına kavuşarak , gelişmiştir . Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli çok sayıda eser inşa edilmiştir . Veba salgını , yangınlar ve sellere rağmen Kanuni dönemi İstanbul için tam bir yükseliş dönemi sayılmıştır .

Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamlığındaki 1718-1730 yılları , itfaiye teşkilatının kurulması , ilk matbaanın açılması ve çeşitli fabrikaların inşasıyla İstanbul'un değişmeye başladığı dönemdir .

3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermanı ile İstanbul'da yeni bir dönem açıldı . Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul'da mimariden yaşama tarzına , eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı .

Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı . Suriçi Bakırköy yönünde , Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi'nde Sarıyer'e iskan hızlandı . Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı , diğer taraftan Beykoz'a doğru büyüdü .
Bu yıllar , altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu . Haliç üzerine köprü yapılması , tünel ( metro ) , Rumeli Demiryolu , kent içi deniz taşımacılığı yapan Şirket-i Hayriye'nin açılması , Şehremaneti ( Belediye ) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması , ilk telgraf hattının çekilmesi , Zaptiye Nezareti'nin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması , Vakıf Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır .

23 Aralık 1876'da I . Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II . Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve halk arasında "Üçyüzon Depremi" denen 1894 depreminde büyük zarar gören İstanbul' , II . Dünya Savaşı'nın ardından 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi .

1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla İstanbul'un başkent dönemi sona erdi .
 

Son mesajlar

Üst Alt