8. Sınıf İnkılap Tarihi 2. Dönem TEOG Deneme Sınavı Paketi (7 Adet)

Buse Tatar

Sosyalbilimciler.com
Katılım
29 Kas 2016
Mesajlar
2
Puanları
1
İhracat ve İthalat Sunusu
 

Ekli dosyalar

  • İhracat ve İthalat.rar
    56 KB · Görüntüleme: 111
Katılım
16 May 2018
Mesajlar
4
Puanları
1
hi yapılar ve bu yapıtların ait olduğu medeniyetlerin tarihi NEOLİTİK çağ öncesine dayanmaktadır. M.Ö. 7000-6300 yıllarına ilişkin elde edilen buluntular doğrultusunda Anadolu'nun en eski yerleşim yeri olarak Konya'nın Güneydoğusundaki ÇATALHÖYÜK kabul edilmekte idi. Bölgede 1963 yılından beri Prof. Dr. Halet ÇAMBEL ile Prof. Dr. Robert J. Braid Wood yönetiminde İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü ile Chicago Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü tarafından ortaklaşa yürütülen Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırmaları Karma Projesi çalışmaların yanı sıra Batman Çayı'nın batısında bulunan Demirköy höyüğünde Amerika Deleware Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Michael Meir Rosenberg il.
Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü işbirliği sonucu 1990 yılından beri sürdürülmekte olan kazılarda bölge tarihini aydınlatıcı çeşitli buluntular elde edilmiş buranın çok eski ve önemli bir yerleşim alanı olduğu saptanmıştır. Aynı ekip İlimiz Kozluk ilçesi Kaletepe köyü sınırları içerisinde kalan ve Batman Çayı kenarında bulunan Hallan Çemi höyüğünde yapılan kazı çalışmalarında elde edilen buluntular (M.Ö. 10.600-10.000) yıllarına ait kadın süs eşyaları taştan yapılmış hayvan figürlü heykel ve taş silahların incelenmesi sonucunda bu yörenin yaklaşık 12.000 yıl öncesi bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmıştır. NEOLOTİK çağda Hallan Çemi tepesi ile Çayönü yerleşmeleri arasında yer alabölgenin kronolojik boşluğu dolduran bir öneme sahip olduğu kabul edilmektedir. Anadolu'nun en eski yerleşim yeri olarak ÇATALHÖYÜK kabul edilse de Çayönü ve Hallan Çemi höyüğündeki buluntular ile en eski yerleşim biriminin Batman-Kozluk sınırları kapsamında yer aldığı teyit edilmiştir. Batman ilinin yer aldığı bölge çok gelişmiş bir kültürün varlığını ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.
M.Ö. 3 Bin yıllarında bugün Mezopotamya denilen Dicle-Fırat nehirleri arasında yer alan bölgeye “SUBARU” denildiği Sümer ve Akad'lardan kalma belgelerden anlaşılmaktadır. Yukarı Dicle bölgesinin ilk uygar halkı SUBARU'lardan sayılan HURRİLER'dir. Hurri Babil dilinde mağara demektir. Hurri'ler kendi aralarında Hurri ve Mitani olmak üzere iki ayrı konfederasyona ayrılır. Zamanla Mitani Krallığı güçlenmiş Hurri Krallığı ise zayıflayarak tarihten silinmiştir. Mitanilerden sonra bölgeye Asurlular ve Urartular egemen olmuşlardır . Asur lideri 3. Tiglattpileser M.Ö. 736'da doğuya yönelerek SASUN (SASON) mıntıkasındaki ULLUBA ülkesini hükmü altına aldı. Urartu'lardan sonra bölge sırasıyla; İskitlerin Medlerin Perslerin Selevosların Partların Romalıların Bizans'ın egemenliği altında kalmıştır. (M.Ö. 653 – M.S. 639 .
İran ve Bizans'ın uzun süren egemenlik kurma savaşlarına tanıklık eden bölge Hz. Ömer'in Kuzey Mezopotamya'yı fethiyle İslam ordusu egemenliğine girmiştir. Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinde de İslam ordusu egemenliğinde bulunan bölge daha sonra sırasıyla Emevilerin (551-750) Abbasilerin (750-869) Hamdanilerin ve 984 yılında Mervanilerin yönetimi altında bulundu. 1085 yılına kadar Mervanilerin hüküm sürdüğü bölge 1071 yılında Malazgirt'i ele geçiren Selçuklular tarafından 1085 yılında Amid kuşatma altına alınarak Silvan zapt edildi. 1183 yılına kadar Selçukluların yönetiminde bulunan bölge aynı tarihte Selahattin Eyyubi'nin seferleriyle yönetim Eyyubilere bağlı Hasankeyf Emiri Artuklu Nurettin Mehmet'e verilir. Bu tarihten itibaren başlayan Artuklu oğulları dönemi Anadolu Selçukluların 1240 yılında bölgeye egemen oluşuyla son bulur.
62 yıllık Selçuklu Hanedanlığının ardından 1304 yılında başlayan ve 92 yıl süren Mardin Artukluları dönem ise Timur'un bölgeye hakim olması ve Diyarbakır yöresini Akkoyunlu Kara Yölük Osman Bey'e bırakmasıyla sona erer. 1527 yılında Vilayet-i Kürdistan (Cizre Bitlis HASANKEYF Siverek Çemişgezek İmadiye SASON Palu Çapakçur Eğil ) altında toplanan ve yurtluk ocaklık hükümet adlarıyla anılan bu yerler (1578-1588 ) idari düzenlemesinde Diyarbakır Beylerbeyliğine bağlı görünmektedir.
Batman'ın tarihi hakkında en eski bilgiler halk hikayeleri mitler ve heredot tarihinde verilmektedir. Ortak verilere göre MED Kralı Abtyagestin'in torunu Kyros karşıtı Erpagazso M.Ö. 550 yılında yenilince MED asilzadeleri arasındaki utancından dolayı MED'lerin yaşadığı Media bölgesinin kuzey batı ucundaki topraklarına çekilmek zorunda kalmış. Başka bir görüşe göre de Kyros Pers egemenliği altında kalmamak için bu bölgeye yerleşmiştir. Karaçalı sazlık ve bataklıktan oluşan bu bölgenin ortasında yapay bir adacık oluşturup adına han obası anlamında olan “ELEKHAN“ denilmiştir. (M.Ö. 546 ) ELEKHAN 194 yıl bağımsız ve mutlu bir dönem geçirerek 352 yılında Büyük İskender'in istilasına uğramıştır. Daha sonra Lesepkoslar Partlar Romalılar Sasani ve Bizansın hakimiyetine girmiştir. Artuklular Moğollar İlhanlılar Celaliler Karakoyunlu (Pezreşe) Akkoyunlular ve 1500 yılında Sevafilerin eline geçmiştir.
1638 yılında IV. Murat'ın Bağdat seferi sırasında kendisine büyük yararlıklar gösteren Turhan oğlu Mahmut Paşa'ya ELEKHANI içine alan Batman suyu ile Botan suyu arasında kalan bölgenin tamamını vermiştir. Bu gelişmeden sonra ELEKHAN talafuz değişikliğine uğrayarak halk dilinde ELAH zamanla “İLUH“ ismini almıştır. İluh köy birimi olarak kayıtlara geçmiş ve Siirt vilayeti Elmedin kazasına bağlı olarak benliğini sürdürmüştür.
Elmedine yerleşim birimi 1926-27 yılı ilkbaharında bugünkü Batman çayının taşması nedeniyle haritadan silinmiş ve İluh köyü Beşiri (Kobin) ilçesine bağlanmıştır. Batman isminin nereden geldiği hakkında gürüşler olmayıp bir görüşe göre bugünkü Batman çayının adı 1950'li yılların başında İluh köyüne verilmiştir. Yaygın olan görüşe göre de İluh köyünün aşağı kısmında ilk deneme kulesi kurulduğunda TPAO'nun tesislerinin bulunduğu bölgeye bakmaktan gelen Batman adı verilmiştir.
1937 yılında bucak haline getirilen İluh 1940'lı yılların sonları ile 1950'li yılların başlarında bölgede varolan petrol filizlerinin değerlendirilmesi sonucunda İluh bucağında her alanda büyük gelişme sağlanmıştır. Bu gelişmeler üzerine 2 Eylül 1957 tarihinde ilçe teşkilatı olarak kabul edilmiştir.
1955 genel nüfus sayımında İluh nüfusunun 4713 olarak kaydedilmesiyle 2 Kasım 1955 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1990 yılına kadar çok hızlı bir gelişme yaşayan Batman 16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Türkiye'nin 72. ili olma ünvanına kavuşmuştur
 
Katılım
14 May 2018
Mesajlar
8
Puanları
3
Hak: Bir şeyi yapabilme yetkisidir. Bir gruba dâhil olan bireylerin neleri yapabileceklerini gösterir.
Örnek: Okul grubunda üstlendiğimiz öğrenci rolü bize eğitim alma, okuldaki ders araçlarını kullanma gibi haklar sağlar.

Hak ve sorumluluklar birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Haklarımızı korumalı, onlara sahip çıkmalıyız. Bu durumda haklarımıza saygı duymayan kişileri uygun şekilde uyarmalıyız. Ayrıca başkalarının da haklarına karşı saygılı olmalı ve duyarlı davranmalıyız.
Örnek:
· Yaşama hakkım var.
· Bana karşı ayrımcılık yapılamaz.
· İşkence yapılamaz.
· Görüş ve düşüncelerimi açıklayabilirim.
· Bilgi almak hakkım var.
· Eğitim ve sosyal güvenlik haklarım var.
· Düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne sahibim.
· Özel yaşamım her zaman gizlidir.

Çocuk Hakları
Geleceğimiz olan çocukların birçok hakları vardır. Bu haklar Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (20 Kasım 1989) ile garanti altına alınmıştır. Bu sözleşme 191 ülke tarafından kabul edilmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi 1990 yılında imzalamıştır. Bu sözleşmede, çocuk haklarıyla ilgili 54 madde yer alır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'de yer alan maddeler, çocukların yaşamındaki olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve çocuklara daha iyi bir yaşam sağlamak amacını taşır.

Bu haklardan bazıları şunlardır:
* Her insan 18 yaşına kadar çocuk sayılır.
* Her çocuğun yaşama hakkı vardır.
* Her çocuğun yeterli beslenme, barınma, dinlenme ve tıbbi bakım hakkı vardır.
 

Osman Nuri Dikel

Nişancı

Katılım
19 May 2018
Mesajlar
72
Puanları
18
Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte, kendimizi kontrol altında tutmazsak bu durum sosyal hayatımız, çevremiz, zihinsel ve fiziksel sağlığımız açısından yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Teknolojik gelişmelerin bize kazandırdıkları faydaları inkar etmemizin bir anlamı yok, fakat burada anahtar kelime, hayatımızın her alanında olduğu gibi, ölçülü olmaktır. Elektronik aletlerin aşırı kullanımının doğurduğu zararlı etkilerin farkında olmak, gereksiz tuzaklara düşmemizi engelleyecektir.
 

sudekızıl

Reis'ül Küttab

Katılım
16 May 2018
Mesajlar
24
Puanları
3
ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU

Mustafa Kemal ATATÜRK, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra 27 Aralık 1919 günü Temsilciler Kurulu üyeleriyle birlikte Ankara’ya geldi.
Ankara Başkent olana kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez 12 Ocak 1919’da İstanbul’da toplandı. 16 Mart 1919 günü İngilizler İstanbul’a girdi. Önce meclisi bastılar. Bu olay üzerine birçok milletvekili Anadolu’ya geçti. Yakalananlardan çoğu tutuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi’nin İstanbul’da toplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplanacağı ve ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu.
Anadolu’nun ortasında bulunan Ankara, savaş meydanlarına eşit uzaklıkta bir şehirdi. Savaşın idaresi ve haberleşme, Ankara’dan kolaylıkla yürütülürdü.
Dağılan Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri’nde seçilen temsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu nedenle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgede özetle; “Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği” bildiriliyor, “Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır.” deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi’nden gelen üyeler Ankara’da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coşkuyla, sevinçle, sevgiyle karşıladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara’da açıldı. Meclis, ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ülkeyi kurtarma çalışmalarını Anadolu’nun bu küçük kentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın planları bu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşması için düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağustos 1922’de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile Kurtuluş Savaşı’mız tamamlandı.
Yurdumuz düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923 günü İsmet Paşa ve dört arkadaşı Ankara’nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yasa önerisi verdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye Devleti’nin başkenti oldu.
Başken, ülkenin yönetim merkezidir. Büyük Millet Meclisi, devlet başkanı, başbakanlık, bakanlıklar, yüksek yargı organları, başkentte bulunur.
Ankara başkent olduktan sonra gelişti. Modern yapılar, büyük apartmanlar yapıldı. Yüksek okullar, üniversiteler açıldı. Fabrikalar, yeni iş yerleri kuruldu. Kent kısa sürede büyüdü, genişledi. Ankara bugün nüfus yoğunluğu bakımından yurdumuzun ikinci büyük kentidir.
Her yıl 13 Ekim günü Ankara’nın başkent oluşu, düzenlenen büyük törenlerle kutlanır. Ankara Kalesi’nde başlayan bu törene özel giysileri içinde seymenler, öğrenciler, çeşitli dernek temsilcileri katılırlar. Törende yapılan konuşmalarda Ankara’nın başkent oluşunun anlam ve önemi belirtilir. Şehrin bir çok yerinde törenler düzenlenmektedir.
KAYNAKÇA http://www.rehberogretmen.biz/ankaranin-baskent-olusu-metin.htm
 

sudekızıl

Reis'ül Küttab

Katılım
16 May 2018
Mesajlar
24
Puanları
3
Meşhur Yemekleri;Patatesli İçli Köfte, Bıldik Dolması, Samutlu Mercimek Köftesi, Kulak Çorbası, Peynir Helvası, Erik Ekşisi, Reyhanlı Malatya Köftesi, Bulgurlu Lahana Sarması, Tiritli Köfte, Noğullu Çorba, Yeşil Fasülye Köfte, Malatya Kağıt Kebabı, Ispanaklı Yoğurtlu Köfte, , Malhuta Çorbası, Sosyete Kısırı, Patlıcan Tava, Patlıcanlı Köfte, Tarhana Çorbası, Yalancı İçli Köfte, Analı Kızlı, Kısır, Yoğurtlu Çorba, Yumru Köfte, Etli Yarmacalı Pilav, Ispanaklı Ekşili Köfte, Bilik, Taş Kadayıf, Kavurmalı Yumru , öfte, Yarmacalı Pilav, Fasülye Yaprağı Köftesi, Fasülye Yaprağı Köftesi, Mercimekli İçli Köfte, Bulgurlu Dolma, Un Kurabiyesi, Dereotu Salamurası, Memet Mustafa, Şapalak,Sıkma Köfte, Siyah Mercimekli Pilav, Ispanaklı İçli Köfte

Yaygın Tarım Faaliyetleri; Buğday, Kayısı, Pamuk, Dut, Tütün

Tarihi Yerleri; Eski Malatya Şehir Suru (Kalesi), Bedesten, Yeni Cami, Taşhan, Yusuf Ziya Paşa Camii, Kanlı Kümbet, Emir Ömer Türbesi, Sıddı Zeynep Kümbeti, Doğanşehir Kalesi, Taşhoron Kilisesi, Eski Arapgir Kalesi, Arapgir Ulu Camii,Venk Kilisesi, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, Çarşı Camii, Somuncu Baba Camii, Melik Sunullah Camii, Ulu Cami, Molla Eyüp Mescidi

KAYNAKÇA http://neyimeshur.org/malatyanin-neyi-meshur/
 

sudekızıl

Reis'ül Küttab

Katılım
16 May 2018
Mesajlar
24
Puanları
3

sudekızıl

Reis'ül Küttab

Katılım
16 May 2018
Mesajlar
24
Puanları
3

sudekızıl

Reis'ül Küttab

Katılım
16 May 2018
Mesajlar
24
Puanları
3
ADIYAMANIN İLÇELERİ
Besni
Çelikhan
Gerger
Gölbaşı
Kahta
Merkez
Samsat
Sincik
Tut
 

Ekli dosyalar

  • 7.snf_sos_bil_2_unt_ders_notu_kultur_ve_miras.zip
    180.1 KB · Görüntüleme: 163
  • Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi.zip
    11.2 MB · Görüntüleme: 39
Üst Alt